Ben anlatmak isterken dinlemedin ki
Tavsiye vermeye bayılıyoruz. Her konuda cümlenin sonunu beklemeden konuşuyoruz. Her konuda bir fikrimiz var, her soruna bir çözüm önerimiz mevcut. ’olmadı şunu da dene’, tarzında alternatifler sunmak da, bizden en sevdiklerimize gönlümüzden bonus.
Acaba kaçımız partnerine tavsiye almak, nasihat dinlemek,eleştirilmek, akıl almak için gününü , derdini, işini anlatıyor? Biz istemeden verilen nasihati,sözümüz kesilerek yanlış yaptığımızı duymayı kaçımız memnuniyetle karşılıyoruz? Başımıza gelenleri büyük bir ciddiyetle anlatmaya çalışırken , kaçımızın beklentisi bunlara gülünüp, hafife alınması duygularımızın?
Yaşam dediğimize iş diyelim. İş ortaklartımızdan en güvendiklerimiz partnerlerimiz olsun. Beraber büyüyüp gelişmek için güvenerek seçtiğimiz bu kişilerle beraber güçlenmek, problemlere beraber göğüs germek üzere bu yola çıkıyoruz değil mi? İş ortağınız bunu yapsa ne derdiniz, nasıl hissedersiniz? Bu yolu kolayca ve birbirinize yaslanarak yürüyebileceğinize emin olur muydunuz?Seçiminiz konusunda tekrar oturup düşünür ve ortaklağı bitirme noktasına gelir miydiniz? Peki işe gösterilen özeni, ilişkilere göstermemek neden?
Söylenmeyip, içte tutulanlara sebeptir, dinlenmeyeceğini, anlaşılamayacağını, yargılanacağını hissetmek. Anlattıkça rahatlar insan, çözüm şart değildir her zaman. Problemi kendi sesinden dinlemek bile yumuşatır çoğu zaman kaygıyı.
Dinlenilmediğinde ise, kafada problem dönüp dururken, bir de dinlenilmemenin, farkedilmemenin ve bunun getirdiği değersizlik hissinin yükü ve öfkesi eklenir o problemin üzerine. Öfke ise, dinlemeyene, anlamayana yönelir çoğu kez. Birikir de birikir içe atılanlar. Sonra; mermerdeki limon suyu, yere atılmış pantolon, dışarı çıkarılmayan çöp, arkadaş toplantısındaki asık surat ayrılık sebebi olur. Ne limonun suçu vardır aslında, ne pantolonun.. Ama dışarı çıkarılmayan çöp, çöpe atılan ‘ilişki ‘ olur. İlişkileri bitiren sebep, hiçbir zaman o patlama noktası değildir, konuşulamayanlar, anlaşılamayacak olma hissi, dinlenilmeye değer görülmeyen duygulardır. Biriken olumsuz duygular, olumluları da götürür zamanla. Elde kalıp hatırlananlar, hep kötü anlar, hep içe atılanlardır; zaman geçtikçe onlar da limon olur, pantolon olur, silinir gider nasihatler gibi. Tek bir cümle kalır havada asılı ‘beni zaten hiçbir zaman anlamadı ki’…
Burçin Kızak