Yatarak Üretebilen Tek Canlı
Günümüz insanı enformasyon toplumunun bir parçası. Arama motorlarında rastgele açılan sayfalardan, kimin hangi sıfatla koyduğu belli olmayan, gerçekliği tartışılır bilgiler, parmakların tuşlarda dolaşmasıyla zihinlere akmakta. Kitap okuma becerisi geliştirmemiş bir toplum olarak , bilgi okuduğumuzu zannediyoruz. Birilerinin instagrama koyduğu postlardaki bazılarına atarlanma sözlerine bayılıyor, birbirimize gönderiyoruz. Söylemek isteyip söyleyemediklerimizi biri ortalığa yazıyor diye keyifleniyoruz, sanki biz hedefimize söylemiş kadar haz duyuyoruz. Gündüzki gergin ilişkilerde aklımıza gelmediği için veremediğimiz cevaplar gece akla gelir ya, ‘ah keşke bunu da söyleseydim diye’, okuduğumuz postlarda o kişinin aklına gelmesi keyiflendiriyor bizleri. Tabii bu laflar bize söylense ne kadar haz alır ne söyleriz, onu düşünen yok. Hep biz haklı , hep son sözü söylemesi gereken biziz çünkü. Kopyala yapıştır hayatlarımıza, kopyala yapıştır sözler eklendi. Ezberimizdekileri söylüyor, fazlası için kendimizi yormuyoruz. Bilgi ve dijital çağ diyoruz. Ne bilgi okuryazarlığı, ne dijital okuryazarlık var, dünyanın ekonomisi pandemiyle çökmüş, finansal okuryazarlık sıfır. Kitap bile okumazken okuryazarlıkla gurur duyan bir toplum olduk. Okur yazarlığı da doğru yapıp, en başta güzel Türkçe konuşsak ve Türkçemizi mahvetmesek bari. Başka bir dil öğrendik diye kendimizi bir şey sandık, güzel Türkçemizin aralarına sıkıştırdığımız yabancı kelimelerle boyumuzu birkaç santim büyüttük zannettik. Bilgiyi de, dijitali de doğru kullanamadık, dilimizi bozmak havalı geldi.Yaşadığımız çağın okur yazarlığına gelip, gerçekten öğrenmeye, doğru bilgiye ulaşabilmeye, doğru bilgiye ulaşabilip bilgi tartışmalarına girmeye, yabancı dili kaynak okumaya ,yabancılarla iş yapmaya, yabancılarla kültür paylaşmaya başlamak için neyi bekliyoruz? Bırakın yarım Türkçeyle ahlam kesmek adına dans ederek sosyal medyada reklam yapanları , kendiniz için ne yapıyorsunuz? Kendi doğrularınız, kendinize ait söylemleriniz neler? Ne iki tuşa basmak , ne de yatarak post kaydırmak dijital okuryazarlık, ne kredi kartını uzatıp harcama yapabilmek finansal okuryazarlık, ne de Google da rastgele ilk linki tıklayıp okuyor gibi yapmak bilmediğimiz şeyleri. Kendimize gelelim arkadaşlar, bilgiliyiz diye bu boş işlerle hava atacağımıza, cahiliğimiizn farkına varıp, öğrenmeyi, analiz etmeyi, sorgulamayı, analitik düşünmeyi seçelim. Felsefenin müthiş dehlizlerine dalalım, bilimin gücünde saygıyla eğilelim, kitapların sayfalarında kaybolalım. Unutmayın yatarak üretebilen tek canlı tavuktur :)
Burçin Kızak