Ebeveynlik Nedir?
EBEVEYNLİK NEDİR?
Ebeveynlerin ilköğretimin ortalarından itibaren çocuklarına dile getirdiği bazı kalıp cümleler vardır.
*Tek yapman gereken çalışmak, senden başka istediğimiz bir şey mi var?
*Ben senin yaşındayken annem bana hiç ‘ödevini yap’ demezdi, sorumluluklarımı bilirdim.
*Bugün hiç soru çözmedin
*Ergenlik de moda oldu, bizim zamanımızda hiç böyle bir şey yoktu
*Sınav zamanı ne sporuymuş bu, takımdan çıkıp sadece ders çalışman lazım bu sene
*Sana tanıdığım imkanlar bende olsaydı, neler olurdum
*Bu notlar yükselecek, bak arkadaşların nasıl yapmış
*Sınavdan sonra ne istersen yaparsın, enstrümanla vakit kaybetme
*Tiyatro, sinema, konser hayat boyu gidersin, şimdi ders çalışma zamanı
*Okulda sana sosyal medyada gezinmeyi mi öğretiyorlar
*Ben çok istedim olmadı, sen benim olamadığımı olacaksın
*Sen yat diye mi veriyoruz o kadar parayı okula
Sevgili ebeveynler; çocuklar kendi istekleriyle dünyaya gelmiyorlar. Onları bu dünyaya getiren bizleriz, ancak onların sahibi olduğumuz düşüncesini artık bir kenara bırakmak zorundayız. Sorumluluk, sevgi, vermek hep geleceğe doğru akar, o yüzdendir ki koşulsuz sevgi ve alma düşüncesi olmadan verme sadece çocuklarımız için geçerlidir. Çocuklarınız ilk doğduğu zamanları hatırlayın. Dünyanın en güzel yüzüyle , en güzel gülüşü, en özel bakışı onlarda değil miydi? Diğerinin çocuğu daha güzel gülüyor diye bir kıyas yapmak aklınıza geldi mi hiç, yada ‘bak diğer çocuk senden çabuk yürüdü, kalk hadi’ , dediniz mi? Konuşmaya geç başladı diye, ‘ben senden önce konuşmuştum, ne bekliyorsun daha ‘, diye hesap sordunuz mu?. ‘Daha çok çalış , bu yuvarlağı üçgene sokmaya çalışmaktan vazgeç ‘, diye sinirlendiniz mi?. Evet o zamanlar küçüktü ama şu an yetişkin cümleler kurabiliyor ve boyu uzadı diye çocukluktan çıktığını ve söylediklerinizi büyük bir olgunlukla , makul zeminlere oturtarak anlamlandırabildiğini ve kırılmadığını mı düşünüyorsunuz?
Zaman sizlerin zamanı gibi değil, her şey çok değişti, hayat değişti, düzen, sistem değişti. Her türlü bilgiye çok çabuk ulaşılabiliyor. Onlar istemese bile, bilgi önlerine düşüyor. Uyaranlar çok fazla, dikkati toparlamak oldukça zor. Ergenlik zaten başlıbaşına bir mesele. Bir yandan hormonlar, bir yandan subliminal görünüş ve kıyafet dayatmaları. Klavyeler sözlerin yerini aldığından beri, yüzyüze söylenemeyeceklerin, umarsızca karşı tarafa iletimi. Özgüvenin boşboğazlık olarak algılandığı, materyelist bir dünya. Başarının bencillik ve ezmek olduğu gibi görgü yoksunu çıkarımların hayata geçirilmesi çirkinliği. Tüm bunları değer geliştirme çağında deneyimlemek zorunda kalan çocuğunuz ve sonsuz beklentilerinizin onların üzerinde oluşturduğu yaşlarından büyük yükler.
Her ebeveyn çocuğunun iyi olmasını, mutlu olmasını, kendi ayakları üzerinde durmasını, her şeyin en iyisine sahip olmasını diler elbette. Ancak bunların sadece ebeveyn yeterliliklerine indirgenmesi, örneğin sizdeki matematik zekasının genetik olarak çocukta da bulunma varsayımınızı destekleyen bir çalışma bulursanız bunu çocuğunuzla paylaşarak, yüksek beklenti sebebinizi açıklamakta bir sorun yok tabii ki.
Ülkemizde değişmeyen sınav sistemlerine bağlı, akademik başarının hayat başarısı kıstası olması gibi geçmişten gelen inançlarımız olduğunu inkar edemeyiz. Ancak zamanınızda olmayan bu kadar uyaranın, çocuğunuzu nasıl etkilediğini de görmezden gelmemeniz gerekir.
Değerlerine sahip çıkan, iyi yetişmiş, görgülü, sistemli çalışabilme ve problem çözme becerisi geliştirebilmiş her çocuk, başarı basamaklarını kendi yetenek ve becerilerine uygun, doğru seçimler yaparak çıkabilecektir.
Siz doğru yetiştirdiğinizden eminseniz, sürekli emir, kıyas, nefes almadan çalışma baskısı yapmıyorsanız; inanın özgüveni yüksek, yolunu bulabilen, koşulsuz sevgiyle kendini değerli hissederek başarı için gerekli içsek motivasyona sahip çocuklar yetiştiriyorsunuz demektir. Çocuğunuzun bir ders planı içinde, eğlenmeye, spor yapmaya, müzik dinlemeye, sosyalleşmeye de ihtiyacı var. Sizlerin yok mu? Değişen hormonlarıyla mücadele ederlerken , ilişkilerini dengede tutma çabalarının onları ne kadar zorladığının farkında mısınız? Sizin aklınız bir iletişimsizliğe takıldığında, çok konsantre bir şekilde işinize odaklanabiliyor musunuz? Yada siz o yaşlardayken aynı durumda, size nasıl yaklaşılmasını isterdiniz?
Herkesten empati isterken, yeri geldiğinde eşinizin ailesine gönül koyarken, yakın arkadaşınızın bir cümlesiyle hayal kırıklığı yaşayıp günlerce bu düşünceyi kafanızdan atamıyorken; çocuklarınıza empati yapmadığınızda, onların duygularının hiçe sayılmışlığıyla mücadele etmelerinin ne kadar zor olduğunu düşündünüz mü hiç?
Bakın bakalım, çocuğunuzun gözleri neler söylüyor, tepkileriyle hisleri örtüşüyor mu? Siz kendinizle kıyasladığınızda onda ortyaa çıkardığınız yetersizliği görebiliyor musunuz? Başarı koşullu sevginin tüm hayatı boyunca onu nasıl yoracağının farkında mısınız? Sadece sizi dinlediğinde ve sizin istediğiniz gibi davrandığında sevgi verdiğiniz çocuğunuz ilerde ‘hayır’ diyemeyen bir yetişkin olduğunda O2nunla birlikte kim üzülecek?
Bırakın çocuklarınız yeteneklerini keşfe çıksın, siz onlara daima destek olun, yanlarında olduğunuzu hissettirin.Tüm duygularını sizin yanınızda yaşayabilmesine olanak tanıyarak , yargılamadan eleştirmeden, alay etmeden dinleyin onları. Koşulu bir kenara koyun, kıyası başka bir kenara. O kendine özgü yetenek ve becerileri olan bir birey, O’nun kendi istekleri, hayalleri , kendi hayat yolu olacak. Bu yolda sadece çocuğunuzun yanında yürümek ve hayallerini gerçekleştirirken elini hiç bırakmadığınızı hissetmek tek isteği…